Bursa Şevket Yılmaz Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde gerçekleştirilen basın açıklamasına Bursa Gönüllü Kuruluşlar Platformu’na bağlı derneklerin temsilcileri, Sağlık-Sen Bursa Şubesi üyeleri ve saldırıları kınamak adına siyah önlük giyen sağlık çalışanları katıldı.
Platform adına basın açıklamasını gerçekleştiren Sağlık-Sen Bursa Şube Başkanı Gökhan Yünkül, “Bugün burada Katil İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı ve özellikle hastanelerin bombalanmasını, sağlık çalışanlarının şehit edilmesini protesto etmek üzere toplandık. Sağlık çalışanlarımızı temsil eden beyaz önlüklerimizi çıkardık. Siyah önlüklerimizi giydik. Gazze’de artık beyaz önlüğün anlamı kalmadı. Kanla lekelenerek kızıla boyanan önlükler yıkılan enkazların tozu toprağıyla siyaha döndü. Bizler de hayatını kaybeden Gazzeli sağlık çalışanlarımız için siyah önlükler ile meydanlarda onların yanında olduğumuzu haykırıyoruz” dedi.
“TÜM DÜNYA KATLİAMI SEYREDİYOR”
Gazze’de 45 gündür sürdürülen saldırılarda insanlığın rafa kaldırılarak, bebek, çocuk, genç, yaşlı ve kadınların dünyanın gözü önünde öldürüldüğünü söyleyen Gökhan Yünkül, “Canlı yayınlarla insanların soykırıma tabi tutulduğu bir vahşeti seyretmekteyiz ve şahit olmaktayız. Bizlerin seyretmeye dayanamadığı bu görüntüleri Filistinliler bizzat yaşamaktadır. Ortada hastane kalmadığı için sokaklarda sağlık hizmeti vermeye çalışan bir avuç sağlık çalışanı belki de dünyanın en zor şartlarında bu işi yapmakta. Sağlık malzemesi olmadan ellerinde kalan ne varsa onunla sağlık hizmeti vermeye çalışan Gazzeli sağlık çalışanı kahramanları Bursa’daki sağlık çalışanları olarak selamlıyoruz. Dün sosyal medyaya düşen bir görüntü aslında olayı özetler gibiydi. Bir doktor ayağından yaralanan oğlunun ayağını anestezi olmadan ampute etmek yani kesmek zorunda kaldı. Çocuğunun attığı çığlıklara dayanamayan doktor çadırın dışında hüngür hüngür ağlıyordu” ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukukun, savaş hukukunun, uluslararası ceza hukuk kurallarının ve insan haklarının yok sayıldığı bir tabloda inisiyatif sahibi olacak merciler ve devletlerin bu vahşetin önüne geçmek yerine, bunu teşvik edecek açıklamalar yaptığını ifade eden Yünkül, şunları söyledi:
“ULUSLARARASI KURULUŞLAR KATLİAMI GÖRMEZDEN GELİYOR”
“Terör devleti İsrail’in hayasızca saldırılarının başladığı 45 gündür 17.500 insan katledildi, bunların 7.200 kişiye yakınını çocuklar oluşturmaktadır. Evet, BM Genel Kurulu’nda 1989 yılında imzalanan çocuk haklarına dair sözleşme ile birlikte tüm dünyada 21 Kasımda Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyor ve bu sene de kutlandı. Böylesi bir günü ihdas eden BM ve alt kuruluşları 45 gündür saatte 5 çocuğun öldürüldüğü, dünyada en kısa sürede en çok çocuğun katledildiği Gazze’de yaşanan soykırımı basit üzüntü ve eleştiri açıklamaları ile geçiştirdiler. Şimdi buradan tüm dünyaya, Birleşmiş Milletler’e ve UNICEF’e sormak istiyoruz; Batının hegemonyası altına alınmak ve tutulmak istenen bölge ve ülkelerde çocukların mahrumiyetlerine dair kötü karne yayınlamakla şöhret bulan bu uluslararası kuruluşlar 45 gündür neden gözlerini Gazze’ye kapatıyor? Gazze, Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ve gününün ne yanına düşüyor? Bu hafta bütün Dünya’da kutlanan “Çocuk Hakları Günü” ne anlama geliyor? Her zaman ve her şartta korunması, kollanması gereken çocuklar bilinçli olarak bu saldırıların hedefi olmaktadır. Çünkü İsrail’in nihai hedefi bir soykırımdır. Geçmişte yaşadığı soykırımdan kaçarak, sığındığı Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği bu alçaklığın tarifi yoktur.”
“45 GÜNDE HER TÜRLÜ İNSANLIK SUÇU İŞLENDİ”
İsrail’in bu süreçte dokunulmazlığı olan her şeye saldırdığına işaret eden Gökhan Yünkül, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“İsrail saldırılarda 22 hastaneyi, 55 kliniği kullanılmaz hale getirdi, 46 ambulansı bombalayarak yok etti. 60 basın mensubunu katletti. 80 camii ve 3 kiliseyi bombaladı. Yüzlerce okulu, Birleşmiş Milletler ofislerinin içine sığınan masum sivilleri bile bile bombaladı. İman dolu göğsü ile düşmanın bütün imkan ve teçhizatına rağmen kahramanca topraklarını savunan mücahitlerin, İsrail’e verdirdiği kayıplar ve Telaviv’de yapılan gösteriler İsrail açısından tablonun vehametini göstermektedir. Bugün başta ABD olmak üzere, Avrupa’nın Yahudilerle ilgili sicili kabarık ülkelerinin terörist İsrail’e verdiği desteğe rağmen bu ülkelerin halkları da dahil olmak üzere tüm dünya kamuoyu vicdanının sesini dinleyerek bu vahşete ve soykırıma tepki koymuştur, koymaya da devam etmektedir. Bizler, Filistin davasının ezeli ve ebedi savunucuları olarak ilk günden bugüne kadar bu insanlık ayıbına karşı durduk, durmaya da devam edeceğiz. Gücümüzün yettiği, sesimizin ulaşabildiği her yere bu katliamları duyurmak bizlerin asli vazifesidir.”