2020 yılını, Fakir Baykurt’a adayan Nilüfer Belediyesi, usta yazarı konu eden etkinlikleri koronavirüs pandemisi nedeniyle çevrimiçi olarak sürdürüyor.
Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün “Yılın Yazarı Fakir Baykurt” etkinlikleri kapsamında düzenlediği "Edebiyattan Sinemaya Fakir Baykurt" söyleşi, sinemanın değerli isimlerinin katılımı ile gerçekleşti.
Pandemi koşulları nedeniyle internet üzerinden çevrimiçi düzenlenen söyleşiye ünlü sinema sanatçıları Erdal Özyağcılar, Nur Sürer ile sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan ve çok sayıda sanatsever katıldı.
Fakir Baykurt'un eserlerinin sinemaya yansımalarının ele alındığı söyleşide, Türk sinemasına damga vuran ‘Yılanların Öcü’ adlı filmi ve bu filmle ilgili yaşanan anılar da paylaşıldı. Fakir Baykurt’un unutulmaz eseri Yılanların Öcü’nün beyaz perdeye aktarıldığı filmde oynayan Erdal Özyağcılar ve Nur Sürer, Nilüfer Belediyesi’ne düzenlenen etkinlikten dolayı içtenlikle teşekkür ettiğini ifade etti.
Kitap okuma alışkanlığının azaldığına dikkati çeken Erdal Özyağcılar, filmler sayesinde romanların yeni kuşaklarla buluştuğuna dikkati çekti. Yılanların Öcü romanının farklı bir sinema diline sahip olduğuna değinen Özyağcılar, “Filmde ana karakterlerin iyi mi kötü mü olduğuna kafa yoruyorsunuz. Karmaşayı çok iyi anlatır. Oyuncuların role katkıları da içten olması ve yönetmenin bizleri serbest bırakması filmi renklendirdi. Bugün halen bu filmi Betorder konuşuyorsak, konu, senaryo ve ortaya çıkan ürünün kaliteli olmasındandır. Filmi sağa sola çekemiyorsan işte sanat bu. Çok güzel birliktelikti ve unutulmaz anılar ortaya çıktı” dedi.
Fakir Baykurt ile Bursa’da çocukluk yıllarında kütüphanedeki kitaplarda tanıştığını dile getiren oyuncu Nur Sürer, “Şimdi ki gençler için Fakir Baykurt ne ifade ediyordur bilemem. Bu denli değerli yazarları yeni kuşakla buluşturduğu için Nilüfer Belediyesi’ne teşekkür ederim. Yeni kuşak Fakir Baykurt’u iyi tanımalı. O, köy hayatını en iyi bilen ve aktaran yazardı. Onun eserinde rol almak beni çok sevindirmişti. Eskiden Anadolu içeren filmler daha çoktu. Anadolu hikayeleri daha çok beyaz perdeye yansırdı. Son yıllarda filmlerin konusu ve içeriği çok değişti. Usta yazarların unutulmaz eserleri beyaz perdeye büyük katkı sağladı” diye konuştu.
eleştirmeni Alin Taşçıyan da Türk sinemasının temel özelliğinin gerçekçiliği olduğunu belirtti. 1970’li, 1980’li yıllarda ülke gerçeğinin beyaz perde de daha çok yansıtıldığını söyleyen Taşçıyan, “Yılanların Öcü’nde dönemin gerçeğini, sorunlarını sıkça görüyoruz. Hak arama mücadelesi filmde iyi kurgulanmıştır. O romanı senaryolaştırmak ve beyaz perdeye yansıtmak kolay iş değildir. Ama Fakir Baykurt’un gerçekçiliği ve anlaşılabilirliği yapımcıların işini son derece kolaylaştırmıştır. Fakir Baykurt gibi usta yazarlar Türk sineması için büyük şans” şeklinde konuştu.