Türk halkının, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek, Kosova ve Arnavutluk'un "Evlad-ı Fatihan" olarak gördüğünü ifade eden Özen, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin de TİKA, Diyanet Vakfı, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, YTB gibi kurumlarla bölgedeki varlığını cidid manada hissettirdiğini aktardı. "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da Balkanlar ve Rumeli’ye büyük önem gösterdiğinin altını çizen Özen, "Bizler de hem siyasal, hem kültürel hem de ekonomik anlamda ilişkilerin sürekli gelişmesi çin çaba sarf ediyoruz" dedi.
Balkan coğrafyasının en parlak dönemini Osmanlı döneminde yaşadığına işaret eden Refik Özen, şunları söyedi: "Bugün belki Batı ile bizim bu emperyalist anlayışla en büyük farkımızda o. Batının anlamadığı ya da anlamak istemediği bir mesele de bu. Fetih anlayışı ihya etmekten kaynaklanan bir anlayıştır. 'İşgal etmek, sömürmek demektir' ama feth etmek ihya etmek demektir. Dolayısıyla Osmanlı'nın yaklaşık 400-500 yıl hüküm sürdüğü bu coğrafya o dönemlerde en parlak dönemlerini yaşamıştır, barış getirmiştir, huzur getirmiştir. Ne zaman ki Osmanlı bu coğrafyadan 1912’den sonra çekilmiş, maalesef huzur da kalmamış, barış da kalmamış." Özen, Son dönemde yeniden Türkiye ile yakın ilişkiye giren Balkan coğrafyasındaki ülkelerin bu süreçten sonra hem ekonomik, hem kültürel hem de siyasal anlamda daha iyi konuma geleceğine inandığını bildirdi.
Zaman zaman Türkiye'de de Balkan ülkelerinden göç edenlere yönelik haksız benzetmeler yapıldığının altını çizen Özen, şöyle devam etti: "Rumeli insanı zanaatkardır. Mutlaka elinden bir iş gelir. Bugün gerek makine sanayinde gerek otomotiv yan sanayinde ve gerekse diğer alanlarda Bursa, Türkiye'nin ihracatta ikinci büyük şehri ise burada Rumeli insanının çok büyük katkısı vardır. Rumeli insanının Bursa ve ülkemiz ekonomisine çok ciddi katkları vardır. Balkan coğrafyası Türkiye için özeldir. Ancak biz, 'bizim Üsküp' 'bizim Prizren', 'bizim Kalkandelen' deriz. Bu da bizim aslında Balkan coğrafyalardan kopmadığımızın da göstergesi. Çünkü Balkanlara gitse Türkiye'den farklı bir ülkede olduğunu hissetmez. Bir Anadolu şehrinde gezdiğini hisseder, bu ruhu görür. O yüzden bu ruhun kaybolmaması çok önemli." Özen, Balkan coğrafyasındaki pek çok tarihi eserin ayağa kaldırılmasında Bursa ve Türkiye imzasının bulunduğunu sözlerine ekledi.